Seminerde Öne Çıkan Konular şunlar oldu:
1. Adalet: Genel olarak adalet, eşitlere eşit davranmayı içerir. Kurum açısından adalet, personele,
kuruma katkıları oranında haklarını; kurallara aykırı davranmaları oranında da ceza verilmesidir.
Adalet kavramı hak dağıtıcı adalet ve düzeltici adalet olmak üzere ikiye ayrılır. Bir kimsenin,
başkalarının eylem ve işlemlerinden dolayı zarar görmesi ya da haksızlığa uğraması durumunda, bu
adaletsizliğin ya da eşitsizliğin ortadan kaldırılmasını içeren adalet, düzeltici adalettir.
2. Eşitlik: Eşitlik, yararların, sıkıntıların, hizmetlerin dağıtılmasında uygulanacak sınırların
belirlenmesini içerir. Eşitlik, dürüstlük ve adalet kavramları ile bütünleşmiş bir kavramdır. Eşitlik
kavramı temel bireysel eşitlik, kısmi eşitlik ve blokların eşitliği açılarından ele alınmaktadır. Aşağıda bu
eşitlik kavramları açıklanmıştır. a) Temel bireysel eşitlik: Toplumdaki tüm vatandaşların bir oy
hakkının olması gibi, tüm eşitlere eşit davranmayı içeren eşitlik anlayışı buna örnek gösterilebilir. b)
Kısmi eşitlik: Çiftçilerle işadamlarının gelir düzeylerinin farklı olması nedeniyle farklı vergi
ödemelerinde olduğu gibi, toplumdaki farklı gruplara eşitlik sağlamak için farklı davranılmasını içeren
eşitlik bu tür bir anlayışa dayanır. b) Blokların eşitliği: Kadın-erkek, genç yaşlı gibi doğal blokların
eşitlenmesi çabalarını içerir.
3. Dürüstlük ve Doğruluk: Dürüstlük, doğruluğu içerir, ama ondan farklı bir kavramdır. Doğruluk
gerçeği söylemek, yani sözlerimizi gerçeğe uydurmaktır. Dürüstlük ise, gerçeği sözlerimize uydurmak,
yani sözümüze bağlı kalmak ve beklentileri gerçekleştirmektir. Dürüstlüğü kanıtlamanın en iyi
yollarından biri, o sırada yanımızda olmayan kişilere sadakat göstermektir
4. Tarafsızlık: Tarafsızlık ya da nesnellik, insanın bireyleri ya da nesneleri oldukları gibi görebilmesi ve
bu görüntüyü bireyin kendi istek ve korkuları ile oluşturduğu görüntüden ayırabilmesidir.
5. Sorumluluk: En genel anlamda sorumluluk, belirli bir görevin istenilen nitelik ve nicelikte yerine
getirilmesidir. Genellikle iki tür sorumluluk vardır. Bunlardan birincisi, üstlere hesap vermeyi içeren
“sorumlu olma”dır. İkincisi ise bir işi yapmayı üstlenmek anlamına gelen “sorumluluk alma”dır
6. İnsan Hakları: İnsan hakları, insanın insan olma özelliği nedeniyle sahip olduğu; dokunulmaz,
devredilmez ve vazgeçilmez nitelikte, kişiliğe bağlı haklardır. İnsan haklarının iyi anlaşılması ve
bireylerin bu haklarına saygılı olmak, bir görevlinin mesleki değerleri arasında öncelikle yer alması
gereken unsurdur.
7. Hümanizm: Hümanizm, insan varlığının insani erdemlerce biçimlendirilmesi, insancıllık çabası;
insanın insancıl bir biçimde eğitilmesi öğretisi; insanların yetişme ve gelişme yeteneğinden, insanın
erdemleriyle, kişiliğinin göz önünde tutulmasından yola çıkılarak, insanın çok yönlü yetişmesini,
özgürce etkinlikte bulunmasını, yaratıcı güçlerini ve yeteneklerini kullanabilmesini amaçlayan, insan
toplumunun gelişmesine ve insan soyunun daha da yetkinleşmesine ve özgürleşmesine yönelik
düşünce ve çabaların bütünüdür
8. Bağlılık: Personelin kurum üyeliklerini sürdürmeleri ve kurumda kalmak istemeleri olarak
tanımlanabilir. Kuruma bağlı personel, kurumdan etkilenirler ve kendileri de ortak amaçların
gerçekleştirilmesi için ortaklaşa bir çaba gösterirler
9. Hukukun Üstünlüğü: Hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşama geçirilmesi, hukuk düzeninin toplumda
egemen kılınması, hukuk üzerinde politik baskı olmaması, yasaların kişilere göre çifte standartlı olarak
uygulanmaması, suçlunun kısa sürede yakalanıp cezalandırılması, yargısız uygulama yapılmaması,
yetkili kişi ve kuruluşların yasalara saygılı olması, hukuk sisteminin sağlıklı ve düzenli çalışmasını
sağlar. Bireye ve topluma güven, huzur, mutluluk ve rahatlık verir
10. Sevgi: Sevgi, insanın kendisiyle ve başkalarıyla yaratıcı bir ilişki kurması demektir. Sevgi,
sorumluluğu, ilgi ve bakımı, saygı ve bilgiyi, başkasının yetişme ve gelişmesi için istek duymayı
gerektirir
11. Hoşgörü: Hoşgörü Batı dillerinde “tolerance” sözcüğü, Latince “tolerare” kökünden gelmektedir.
Türkçe’de bu kavramın karşılığı “katlanmak”, “tahammül etmek”, “dayanmak” şeklinde karşılık
bulmaktadır. Köknel’e göre hoşgörü, insanı, insanlığı anlamak, bilmek, saygı duymaktır. İnsanların
birbirlerinden farklı duygu, düşünce, davranış, tutum, eylem biçimleri olduğunu kabul etmektir.
Hoşgörü insanın karşısındaki insanla etkileşirken, onunla eş duyum(empati) içinde olmaya; etkileşim
konusunda onun algılarını tanımaya çalışması; böylece ona tepkide bulunması; ve ona belli bir sınır
içinde kusurluluk hakkı tanınmasıdır
12. Saygı: Saygı, birçok kişinin bildiği ve beklediği gibi korkmak, çekinmek değildir. Saygılı olmak, bir
insanı olduğu gibi görebilme yetisini ve onu özgün bireyselliği içinde fark edebilmeyi anlatır. Saygı bir
insanı, bir kişi olarak olduğu gibi görmek, onun kişiliğini ve biricikliğini fark etmek demektir
13.Tutumluluk: Kurumu amaçlarına uygun olarak yaşatmak, kurumdaki insan ve madde kaynaklarını
en verimli biçimde kullanmakla gerçekleşir
14.Demokrasi: Demokrasi, insana bir değer olarak önem veren ve insan kişiliğinin özgürce ve eksiksiz
olarak geliştirilmesine olanak sağlayan bir yönetim biçimidir
15. Olumlu İnsan İlişkileri: Yönetimde olumlu insan ilişkileri, hem amaçlanan üretimin
gerçekleştirilmesi, hem de personelin doyumunun sağlanması açısından gereklidir. Bu anlamda,
yönetimde insan ilişkileri, insanlar için, insanlarla birlikte etkili biçimde çalışabilme becerisidir. Sağlıklı
insan ilişkileri için, bireylerin yetenek ve güçleri kadar, zayıf yanlarının ve gereksinimlerinin neler
olduğunun anlaşılması gerekir. İnsan ilişkilerinin niteliği, başarı ya da başarısızlığın belirleyicisi
olmaktadır
16. Hizmet Standartlarının Yükseltilmesi: Tüm kamu görevlilerinin en önemli görevlerinden biri de
yurttaşlara sunulan hizmetlerin kalitesini yükseltmek; yerinde ve zamanında etkili hizmet sunabilmek
olmalıdır. Bunun için yalnızca verilen işin yapılması değil, bu işlerin en iyi biçimde nasıl yapılabileceği
konusunda yaratıcı bir yaklaşım içinde olmak da gerekmektedir.
17. Açıklık: Çoğu yönetici, “ast astlığını, üst üstlüğünü bilmelidir” düşüncesi ile, astlarının
düşüncelerini açıkça söylemelerine karşı çıkarlar. Açık sözlülük astları, yöneticinin gözünde sevimsiz
kılar. Bazı görevliler ise bırakın astlarını, kendilerinin açık sözlü olmalarının bile tehlikeli olacağını
düşünmektedirler
18. Hak ve özgürlükler: Hak ve özgürlükler bir arada kullanılan ancak birbiri ile karıştırılan
kavramlardır. Özgürlük kavramı, bireyin bir şeyi yapma ya da yapmama serbestliğidir. Devlet ya da
başka herhangi bir güç tarafından, herhangi bir şey için zorlanmamayı, baskı altında tutulmamayı
ifade eder. Hak kavramı ise, özgürlükten daha geniş bir anlam taşır. Bu terim, yalnızca serbest olmayı
değil, bunun yanı sıra devletten ya da toplumdan bazı istemlerde bulunmayı da içerir. Bu anlamda
örneğin eğitim hakkı ile eğitim özgürlüğü birbirinden farklı kavramlardır
19. Emeğin hakkını verme: Emek, personelin iş performansını elde etmek için harcadığı kafa ve kol
gücüdür. Personelin emeğinin hakkı, kurumun yapacağı ödeme ile verilir. Ödeme, personelin üretim
için kuruma harcadığı emekle yarattığı değer artışından hak ettiği değerin kendisine döndürülmesidir.
Ödeme kavramı içine, personelin kurumca karşılanan her türlü gereksinmesi girmektedir. Personelin
kendilerinden beklenen performans düzeyine ulaşmaları için onlara emeklerine denk ödemenin
yapılması gerekmektedir
20.Yasa dışı emirlere karşı direnme: Oysa hukuken suç teşkil eden emirlerin yerine getirilmemesi
konusunda kamu görevlileri kesin bir tavır içinde olmalıdırlar. Verilen emrin hukuka aykırı olduğu
kanısına varan görevlinin, bu aykırılığı üstüne bildirmesi ve emrin yazılı bir şekilde kendisine
verilmesini sağlaması gerekir. Böylece hukuka aykırı emir veren üstün, bu emrin verilmesinden veya
yerine getirilmesinden doğan sorumluluğu üstlenmesi sağlanır.